Geçmişten günümüze insanlık tarihi boyunca bilimsel araştırmalar insanlığın çizgisine yön vermiştir. Yapılan araştırmalar kimi zaman insanlığa büyük hizmetler verdiği gibi kimi zaman da insanlığın felaketine sebep olmuştur. İyi ya da kötü sonuçları bir kenara bırakıldığında bilimsel araştırmaların geçmişten gelen bir süreç olduğu görülmektedir. Başka bir değişle, tekerleğin icadından bugün elektrikli otomobillere varan bilimsel gelişim, çağlar boyunca uzanan bir zincir araştırma birikiminin ürünüdür.
Bir
birikim şeklinde devam eden bilimsel araştırmalar, çağımızın en büyük
ilerlemesi olan ‘dijitalleşme’ ile küresel bir boyuta kolaylıkla ulaşmıştır. Yapılan
araştırmaların incelenmesi, saklanması, kaydedilmesi ve bulunması açısından
önceki yüzyıllara göre büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Pek tabi bu durum 21. yüzyılın
en önemli gücünün ‘bilgi’ olması ile de ilgilidir. Bundan önceki yüzyıllarda
kas gücüne yapılan yatırım, günümüzde artık bilgiye yapılmaktadır.
Bilgiye
yani bilimsel araştırmalara ulaşmanın kolaylığı, araştırıcı açısından olumlu
olsa da bilinçsiz ya da kötü niyetli araştırmacıların da yanlış yollara
başvurmasına sebep olmaktadır. İşte burada bilimsel araştırmalarda neyin yanlış
neyin doğru olduğu noktasında bilimsel etik devreye girmektedir. Çalışmada
bilimsel etiğin ne olduğu, ihlallerin türleri ve nedenleri üzerinde
durulacaktır.
Kavramlar
Bilimsel
araştırmalarda etik problemleri incelemeden önce bazı kavramlar üzerinde
durulması gerekmektedir.
Bilim,
evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan
yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli
bilgidir.[1]
Bilim, mantıksal temellere dayanmalı, olayların birden fazla nedeni
olabileceğini göz önünde bulundurmalı, genelleyici olmalı, kesinlik taşımalı,
ispatlanabilir verilerden oluşmalı, sonuçları herkes için aynı olmalı ve
sürekli kendini geliştirme eğiliminde olmalıdır.[2]
Araştırma,
bilim ve sanatla ilgili yapılan yöntemli çalışmadır.[3] Bu
iki tanımdan hareketle bilimsel araştırmayı, toplumsal anlamda etkili olan bir
konunun sistematik bir biçimde, güvenilir veri kaynaklarından toplanan
verilerle detaylı bir şekilde incelenmesi süreci olarak tanımlamak mümkündür.[4]
Etik,
çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması ve kaçınması gereken
davranışlar bütünüdür.[5]
Bilimsel
araştırma nezdinde etik, araştırmadan bağımsız olarak düşünülemeyecektir. Nicel
ve nitel veri toplama yöntemleri ile elde edilen verilerin toplanması, analizi,
sonuç çıkarılması gibi bütün aşamalarda etik unsuru önemli bir yer
edinmektedir.
Büyüköztürk’e
göre bilimsel araştırmaların dürüst bir şekilde, verileri dikkatli ve düzenli
olarak kaydederek, açık ve anlaşılır bir biçimde, özgür düşünceyle (eski
yayınlara saygı çerçevesinde eleştiri yapabilme), eğitimci/akademisyen olmanın
sorumluluğunu taşıyarak ve topluma karşı görevlerini yerine getirerek, iyi
niyet ve saygı çerçevesinde ve yasal süreçlere uygun bir biçimde yapılması
gerektiğini söylemektedir.[6]
Bilimsel Araştırma Etiğinin Tarihsel Gelişimi
Bilimsel
araştırma etiğinin ortaya çıkması Nuremberg kodlarına kadar uzanmaktadır.
Araştırma etiği ile ilgili davranışlar, Nazi Almanyası’nda gerçekleştirilen
bilimsel araştırmalarda gerçekleştirilen eylemler neticesinde ortaya çıkmıştır.
Nuremberg Kodu, 1947 yılında medikal bir araştırma için gerçekleştirilmiş olup aşağıda açıklanacak kodları ihtiva
etmektedir.
Yapılacak
araştırmanın :
1- Gönül
rızasına dayalı olarak yapılması
2- Acı
vermeden yapılmaya çalışılması
3- Ölümcül
ve sakat bırakabilecek kazalardan kaçınılması
4- Zarar
verebilme ihtimalinde iptal edilmesi
5- Nitelikli
insanlar tarafından yürütülmesi
6- Sonuçların
toplumun iyiliği için yapılmasını sağlanması
Ölçütlerini
içermektedir. Bu kodları 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve
1964 Helsinki Antlaşması takip etmiştir. Bahsi geçen 3 bildirge de Nazi
Almanyası döneminde (1933-1945) yapılan araştırmalarda deneklere yapılan insan
haklarına aykırı fiillerin önlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu bildirgelerden
sonra çeşitli ülkeler ve kurumlar da ulusal ve uluslar arası düzlemde mevzuatlarını
bu yönde geliştirmişlerdir.
Bilimsel Araştırmada Etik İhlaller
Etik,
bilim dallarının yaptığı gibi belirli bir gerçekliği tanıtmak yerine, bir
idealin teorisini ortaya koymaktadır.[7]
Gündelik kullanımda ahlak ile karıştırılan etik kavramı insan ilişkilerinin
temelinde yer alan değerleri, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış gibi
nitelikler doğrultusunda ortaya koyan felsefe dalıdır. Etik teorik olarak bir
ideal sunmakta olduğundan normatif bir özellik barındırmaktadır. Etik
davranışlar adı geçen bu ideale ulaşmanın yolları olarak belirtilebilir. Bilim
etiği, bilim dünyasındaki doğru ve yanlış davranışlar olarak ifade
edilebilmektedir. İyi-kötü, doğru-yanlış gibi ayrımlar ekseninde şekillenen
bilim etiği, birtakım “yapacaksın/yapmayacaksın”lardan oluşan bir nitelik
taşımaktadır.
Etik İhlallerin Türleri
İntihal
İntihal,
başka kişilere ait buluş, düşünce ve yayınların, kişinin kendi çalışmasında
kaynak belirtmeksizin kullanılmasıdır. En sık karşılaşılan etik ihlal örneği
olarak karşımıza çıkmaktadır. Etik ihlali birçok türü olmakla birlikte akademik
camiada en çok karşılaşılan iki örneği ; Kaynak göstermeden alıntı yaparak
ileri sürülen kavram, kuram veya düşünceyi kendine mâl etme ve kaynak
gösterilse de etik ihlali sayılacak ölçüde alıntı yapmadır.[8]
Özenç
Uçak & Birinci, intihalleri kaynak gösterilerek yapılan (dipnotun
unutulması, kasıtsız olarak yanlış kaynak gösterilmesi, kaynağın belirli
kısımlarında atıf yapılım kalan kısmın kendisine aitmiş gibi gösterilmesi vb.)
ve kaynak gösterilmeden yapılan (tüm bilginin başka kaynaktan birebir alınması,
farklı birçok kaynaktan toplanan bilginin kendisine aitmiş gibi sunulması vb.)
intihaller olarak iki grupta incelemiştir.[9]
Yinelenen Yayın
Yinelenen
Yayın, gerçekleştirilen bilimsel çalışmanın birden fazla yayın platformunda
yayınlanmasıdır. Bu etik ihlali birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir.
Bazı durumlarda araştırmacılar, yayınladıkları bir araştırmada yaptığı
değişiklikler ile başka bir yayın organlarında yeni bir araştırma gibi
yayınlama yoluna gitmektedirler. Bazı durumlarda ise araştırmacılar, aynı araştırmayı
birkaç parçaya ayırarak (dilimleme) farklı yayın organlarında yayınlama yoluna
giderek bu tür bir ihlale yol açmaktadırlar.[10]
Sahtecilik
Sahtecilik,
araştırmada verilerin kasıtlı olarak arzu edilen yönde değiştirilmesi,
yanıltarak sunulması ve ya ihmal edilmemesi gereken verilerin gereksiz bir veri
gibi ihmal edilerek paylaşılmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ortada herhangi
bir bilimsel veri yokken, masa başında yazılan verilerin, bilimsel bir
araştırma, bir deney ürünü gibi gösterilmesi durumudur.[11]
Fen
bilimleri alanında bilimsel verilere gösterilen hassasiyeti sosyal bilimlerde
de uygulayabilmek oldukça zor olmaktadır. Örneğin “Sayısal Analiz” alanında
yapılan çalışmalarda, rakamsal değerlerde virgülden sonra beş basamağa kadar
yuvarlama yapmaksızın hesaplamalar yapılmaktadır. Benzer bir hassasiyeti sosyal
bilimler alanında ortaya koyabilmek mümkün olamamaktadır. Bu nedenle de
özellikle sosyal bilimler alanında yapılan bazı çalışmalarda verilerin maniple
edilmesi söz konusu olabilmektedir. Bilimsel çalışmalardan elde edilen verileri
maksatlı bir şekilde değişikliğe uğratma durumu ortaya çıkabilmektedir. Böylesi
durumlarda araştırmacılar, mevcut veriler içinden kendilerine göre uygun
olduğunu düşündüklerini kullanmakta, uygun olmadığını düşündüklerini ise
elimine edebilmektedirler.[12]
Çarpıtma
Çarpıtma
ya da saptırma olarak ifade edilen bu etik dışı davranış, kullanılmamış bir
yöntemin çalışma içerisinde kullanılmış gibi gösterilmesi, bilgilere
ekleme/çıkarma yapılarak mevcut amacından saptırılması, başkalarına ait olan
çalışmalarda yer alan bilgiler üzerinde değişiklik yaparak kendine ait bir
çalışmaymış gibi gösterilmesi durumu anlamına gelmektedir.
Hayali Yazarlık
Haksız
yazarlık “yapılan bilimsel araştırmaya yönelik hiçbir çalışması, katkısı, emeği
olmayan kişilerin isimlerinin o çalışmayı/araştırmayı yapan kişilerle birlikte
yer alması durumu” şeklinde tanımlanabilir.[13]
Hayali yazarlık çeşitli görünümlerde ortaya çıkabilmektedir. Birkaç örnek
vermek gerekirse : Para karşılığı araştırman kadrosunda yer alma, atıfların
taraflı yapılması, yayınlanacak olan çalışmanın kalitesine bakılmaksızın çıkar
ilişkisi doğrultusunda yayınlanması gibi.
Etik Problemlerin Nedenleri
Alanında
yapılan araştırmaları göstermektedir ki etik dışı davranışların nedenlerine
ilişkin genel olarak kabul edilen nedenler bulunmaktadır. Etik dışı davranışlar
bireysel özelliklerden kaynaklanabileceği gibi, toplumun yapısı, değerler ve
ekonomik nedenlerden de kaynaklanabilir. Bu konuda farklı kesimlerde farklı
nedenlerle etik dışı davranışlar olduğu bilinmekte, nedenler konusunda benzer
açıklamalar yapılmaktadır. TÜBA'nın (2002) hazırlamış olduğu raporda bilimde
etik dışı davranışların nedenleri dört başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan
ilki eğitim eksikliğidir. Bireylere akademik yaşamlarında özellikle ilk
yıllarında bilimsel araştırma eğitiminin ve disiplininin yeterince verilmemesi
bu gibi davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İkinci etken kişilerin
karakterleri ile açıklanabilecek unsurları içermektedir. Bireylerin bir an önce
akademik unvan olarak yükselme, ün kazanma arzuları ve hırsları sebebiyle
uydurma ve aşırma yapmaları bu grup içinde değerlendirilmektedir. Bu tür
davranışların özellikle bilim kültürü ve araştırma etiği normlarının yeterince
öğrenilmediği ve kemikleşmediği toplumlarda ortaya çıkma olanağı bulduğu
raporda ayrıca belirtilmektedir. Üçüncü etken bilimsel saygınlıkta niceliğin
niteliğin önüne geçmesi olarak tanımlanabilir. Fazla sayıda yayın yapma ile
bilimsel saygınlığın artacağı yanılgısı olarak açıklanan bu durum özellikle son
yıllarda üniversitelerde yayın sayısının akademik yükseltmelerde ölçüt olması
ile aynı araştırmayı parçalar halinde farklı yerlerde yayımlamak gibi
davranışların artmasına neden olmaktadır. Son etken ise mali nedenler içinde
gruplandırabileceğimiz burs, proje veya sanayi desteğinin kaybedileceği
düşüncesi ile yapılan etik dışı davranışları kapsamaktadır.[14] Aşağıda
bu nedenler genel hatlarıyla incelenecektir.
Bilgi ve Donanım Eksikliği
Bilimsel
etik ihlallerinin en önemli nedenlerinden biri, etik kurallar hakkında gerekli
bilgilere sahip olunmamasıdır. Bu eksiklik bireysel ve kurumsal düzeyde ortaya
çıkmaktadır. Araştırmanın bilgi eksikliğinden dolayı intihali yanlış
değerlendirilmekte ya da atıf yapma konusunda bilgi eksikliği nedeniyle
geçersiz bir atıfta bulunmaktadır.
İnternet
ortamında ulaşılan bilginin kamuya ait olduğunu yönelik yanılgıdan hareketle bu
bilgilerin kaynak gösterilmeden kullanılmasına yol açmakta ve etik bir probleme
neden olmaktadır.
Yabancı
dil eksikliği de etik konusunda bilgi eksikliğinden kaynaklanan problemlere
neden olmaktadır. Bilimsel araştırma yapacak olan bilimci, yabancı dil
yeterliliğine sahip olmadığı takdirde başka birinin yeterliliğinden
faydalanarak yabancı kaynaklarda araştırma yapmaya çalışabilmekte, bu durum da
etik ihlali yapmasına sebep olabilmektedir.[15]
Kaynağa Birebir Bağlı Kalma
Bilgi
ve donanım konusu ile de bağlantılı olarak, araştırma konusu hakkında yeterli
bilgiye sahip olmayan araştırmacılar kendilerini ,erişmiş oldukları kaynaklara
birebir bağlı kalma gereksinimi içinde hissedebilmekte ve bu doğrultuda
davranış sergileyebilmektedirler. Kaynak gösterme gerekliliği açısından gerekli
bilgiye sahip olmayan araştırmacı, alıntı yaptığı metinde ifade edilen
hususları, kendi özgün cümlelerine dönüştürmeyi yeterince gerçekleştiremediği
için bireysel güven eksikliği içinde bulunabilmektedirler.[16]
Araştırma Konularının Özgün
Olmaması
Bir
araştırmanın yapacağı bilimsel araştırmada daha önce aynısı ve ya benzerleri
ortaya konulmuş bir araştırma ise, o araştırmada etik problemlerin ortaya
çıkacağı sonucuna kolaylıkla varılabilmektedir. Araştırmacı, kaynak taraması
yaptığında, çalışma konusuna yakın alanlarda yapılan araştırmaları görmekte,
mevcutta yapılmış araştırmalar olduğundan daha az vakit harcamak istediği ve
fazla emek harcamak istemediği içinde etik ihlali yapabilmektedir.
Bilimsel
araştırmalar için gerek şart olan öncül çalışmalara müracaat edilmesi hususu,
yüzyıllardır bilinen bir gerçekliktir. Hali hazırda bilimsel literatüre girmiş
olanı araştırmak ve bilmek önemli olmakla birlikte, var olanı geliştirip
yeniden üretmek suretiyle katkı yapmak gerekliliği yüzyıllardır çeşitli
şekillerde ifade edilmektedir.[17]
Bilimsel Çalışma İçin Yeterince
Zaman ve Kaynak Ayrılmaması
Bilimsel
araştırma yöntemleri olan nicel ve nitel araştırma yöntemleri incelendiğinde
görülecektir ki bilimsel olarak yapılan bir çalışmada bolca zaman ve kaynak
ayrılması gerekmektedir. Birçok araştırmacının araştırma faaliyeti sırasında
çalışmasına yeterince katkı vermediği rahatlıkla görülmektedir. Araştırmanların
yanı sıra, araştırmanları denetleyen ve onlara yol gösteren akademik
danışmanlar da yeterince zaman ayırmadığından etik problemleri olan
çalışmaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Etik ihlalinin yapıldığı tespit
edilmesi durumunda, birçok araştırmacı zaman kısıtını mazeret olarak öne
sürebilmektedir fakat bu veya farklı türden diğer hiçbir mazeretin, etik
ihlalini ortadan kaldırması mümkün olmamaktadır.[18] Hal
böyle iken özellikle bilimsel araştırmaya başlamadan önce, araştırmacının zaman
ve kaynak ayırması konusunda kendisini bir öz değerlendirmeye tabi tutması
gerekmektedir.
Nitelik Yerine Niceliğe Önem
Verilmesi
Bilim
dünyasında araştırmanın yapmış olduğu çalışmalar değerlendirilirken niteliğe
değil niceliğe göre değerlendirilmektedir. Örneğin bazı araştırma programlarına
ya da akademik kurumlara kabullerde yayınlanan makale sayısı önem arz
etmektedir. Ancak makalelerin içeriğine yönelik özel kıstaslar aranmamaktadır.
Bu durum, bilim insanı açısından nitelikten çok niceliğe önem vermeye ve etik
kuralları ihlal etmeye neden olabilmektedir.[19]
Diğer Nedenler
Bilimsel
araştırmalarda etik problemlere yukarıda sayılanlar dışında birçok örnek
verilebilir. Eğitim sisteminin yetersizliği, araştırmacının karakteristik
özellikleri ve yaptırımların yetersizliği gibi nedenler de etik problemlerin
ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Etik Problemlere Çözüm Önerileri
Bilimsel
ve akademik hırsızlığı önlemek için ülkeler farklı şekillerde önlemler
alabilmektedir. Etik kurul olarak adlandırılan kurumlar bu amaçla faaliyet
yürüten kurumlardır ve bilimsel hırsızlığa/sahteciliğe yönelik standartlarla
çalışırlar. Çin’de “Bilim ve Ahlak Komitesi”nin kurulması, Amerika’da
üniversite öğrencilerine etik ihlallere karşı “Ahlak Sözleşmesi” imzalatılması,
yine Amerika’da bazı üniversitelerde özel bir birimin kurulması bu alanda
alınan önlemlere örnek gösterilebilir.[20]
Türkiye’de
ise Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bünyesinde
kurulan “Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu” ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)
bünyesinde kurulan “Bilim Etiği Kurulu” etik ihlaline karşı faaliyet
sürdürmektedir.
Etik
dışı davranışların önlenmesi ve azaltılarak minimuma indirgenmesi sağlıklı
bilimsel çalışmalar üretilebilmesi açısından elzemdir. TÜBA, 2002 yılında
yayınladığı raporda etik dışı davranışların önlenmesine yönelik yapılması
gerekenleri şu şekilde sıralamıştır:
1. Etik
ihlallerinin sınıflandırması doğru yapılmalı ve doğru şekilde
değerlendirilmelidir.
2. Etik
dışı davranışın kastlı mı yoksa farkında olmadan mı yapıldığı, mevcut durumda
bir “kötü niyet”in var olup olmadığı belirlenmeli ve gerekli düzeltmeler
(yayını geri çekme veya aynı yayın organında çalışmanın düzenlenmiş halini
tekrar yayınlama) yapılmalıdır.
3. Yapılan
bilimsel çalışma, yayın veya araştırmaya yönelik şikâyette bulunan kişi ile
hakkında şikâyette bulunulan kişi arasındaki çatışmalara engel olmak açısından,
iki tarafın da hakları gözetilerek çözüme ulaşılmaya çalışılmalıdır.
4. Etik
dışı davranışa yönelik araştırmalar gizlilik içinde sürdürülmelidir.
5. Etik
ihlal tespit edildiğinde soruşturma yapılan ihlalin boyutuna göre, yasal
sürecine uygun şekilde yürütülmelidir.
Bilimsel
çalışmaların yapıldığı üniversitelerin özerk kuruluşlar olarak, birçok konuya
olduğu gibi bilimsel etik kurallarına da bakış açıları kendi aralarında
farlılık göstermektedir. Haliyle etik kurallar arasında birliğin sağlanması
için üst kurumlar tarafından düzenlenen geçerli, belirsizlik içermeyen ve
bilimsel çalışmalarda uyulması gereken standart uygulamaları içeren bir etik
kurallar dokümanının hazırlamasını gerekli kılmaktadır.[21]
Lisans
düzeyinde eğitimden itibaren, lisans eğitimi alan öğrencilerin bilimsel
araştırmaya başladığı kabul edilerek bilimsel araştırmalar konusunda eğitim
almaları sağlandığı takdirde yapılacak olan araştırmalarda etik problemlere
daha az rastlanacağı kabul edilmektedir.
Etik
ihlali gerçekleştiren araştırmanların yanı sıra danışman ve jüri üyelerinin
çalışma alanında yetkin olmaması durumunda, yürütülen araştırmalardaki bilimsel
etik ihlali sorunsalı daha da artabilmektedir. Danışmanlık veya jürilik
konusunda alan uzmanı olması şartının aranması, bilimsel çalışmaların hem
etkinlikle hem de etik ihlallerini azaltma potansiyelini taşımaktadır.[22]
Günümüz
teknolojisinin sağladığı kolaylıklar, birçok alanda kullanılmaktadır.
Teknolojik olanakların bilimsel etik ihlallerine yönelik olarak da etkin bir
şekilde kullanımı hassasiyetle gündeme getirilmelidir. Bilimsel etik
ihlallerini belirleyen yazılımların güncel versiyonlarının kullanımı sayesinde
ihlallerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması, bu alandaki caydırıcılığın
artırabilmesi mümkün gözükmektedir.[23]
Sonuç
Bilim
ilk olarak Platon ve Aristoteles tarafından sistemli, örgütlü bir bilgi kütlesi
olarak düşünülmüştür. Bu düşünürler yalnız bir olguyu bilmenin, doğru inançlara
sahip olmanın yeterli olmadığını, yanılgıdan korunmak için inançların
nedenlerini ve niçin doğru olduklarının da bilinmesi gerektiğini görmüşlerdir.[24]
Çalışmanın
girişinde de ifade edildiği üzere bilim, tekerleğin icadından elektrikli
otomobillere varan bir birikim ve ilerlemenin ta kendisidir. Bilim insanları,
geçmişten günümüze kadar insanlığa hizmet etmek amacıyla çalışmalarını
sürdürmüştür.
Günümüzün
teknolojik imkanları ile bilimsel araştırmalara ulaşmak fazlasıyla kolay hale
gelmiştir. Bu kolaylık kimi zaman araştırmacıların faydasına olsa da kimi zaman
bilimsel etiğe aykırı davranışların oluşmasına ve etik problemlerin ortaya
çıkmasına sebep olmaktadır.
Gerek
ulusal gerekse uluslar arası kurum ve kuruluşlar, bilimsel etik problemleri
üzerine çalışmalarda bulunmuştur. Dijitalleşme çağında araştırmanların bilimsel
etik problemlere sebep olacak davranışlar da çeşitlenerek artmaktadır. İntihal,
dilimleme, hayali yazarlık, sahtecilik gibi birçok etik problemle
karşılaşılmaktadır.
Etik
problemlerin tespiti ile yetinmek sorunun çözümü için yeterli değildir.
Bilimsel araştırma yapan kişileri, etik ihlallere yönlendiren sebeplerin de
irdelenmesi bir o kadar elzemdir. Sonuçta nedenlerin ortadan kalkması
sonuçların da doğal olarak ortadan kalması anlamına gelmektedir. Yapılan
araştırmalarda ; bilgi ve donanım eksikliği, eğitimsizlik, niceliğin nitelikten
üstün görülmesi ve ekonomik kaygılar gibi nedenler araştırmacıları bilimsel
araştırmalarda etik dışı davranışlara sevk etmektedir.
Tespit
edilen nedenlere bağlı olarak gerek ulusal gerek uluslar arası kurum ve
kuruşlar tarafından çözüm önerileri geliştirilmektedir. Araştırmacıların
eğitilmesi, araştırmacıların danışmanlarının alanında yetkin olması, cezaların
caydırıcılığı gibi birçok çözüm önerisi etik problemlerin önüne geçilmesi
açısından uygulanmaktadır ve istenilen seviyeye gelmek adına uygulanmanın geliştirilmesi
de gerekmektedir.
[1] www.sözlük.gov.tr
[2] Sümbüloğlu, Sağlık Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 2016, sf.2-3
[3] www.sözlük.gov.tr
[4] Hasan Uğurlu, Bilimsel Araştırmalarda Etik, Ahi Evran Akademi Sosyal Bilimler Dergisi C.1 S.1, sf. 69
[5] www.sözlük.gov.tr
[6] Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş., & Demirel, Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Pegem Akademi, 2016, sf. 73
[7] Topçu, N. ,Felsefe, Dergah Yayınları, s. 87
[8] Uğur Keskin, Bilimsel Etik İhlallerinin Kökenine İlişkin Bir Değerlendirme, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017 10/4, s.659
[9] Uçak & Birinci, Bilimsel Etik ve İntihal, Türk Kütüphaneciliği Dergisi, 2008, sf. 191-192
[10] Uğur Keskin, a.g.e., s.659
[11] [11] Hasan Uğurlu, a.g.e., sf. 72
[12] Uğur Keskin, a.g.e., s.659
[13] Padem, H., Göksu, A., & Konaklı, Z. (2012). Araştırma Yöntemleri. Üsküp: IBU publication, s.136-137
[14] Uçak & Birinci, a.g.e., sf. 192
[15] Atalay, A. (2011). Bilimsel Araştırmalarda Etik Kural İhlalleri ile İlgili Görüşler, sf.8, http://www.adnanatalay.com/bilimseletikkurallariveihlalleri.html. Erişim tarihi: 10.03.2016.
[16] Uğur Keskin, a.g.e., s.662
[17] Keskin, Yönetim Felsefesi, Değişim Yayınları, 2012, sf. 229
[18] Uğur Keskin, a.g.e., s.665
[19] Toplu, Bilim Etiği: İnternetin Bilim Etiği Üzerindeki Etkileri, Türk Kütüphaneciliği 26, 4 (2012), sf. 667
[20] Uçak & Birinci, a.g.e., sf. 195
[21] Uğur Keskin, a.g.e., sf.667-668
[22] Uğur Keskin, a.g.e., sf.668
[23] Uğur Keskin, a.g.e., sf.669
[24] Selsam, Din, Bilim ve Felsefe, 2. Baskı, Çev. Mehmet Türdeş, Mopa Kültür Yayınları, sf.105
Mert Mavi