Araştırmalarda etik kodlarının (standartlarının) ortaya çıkışı Nuremberg kodlarına kadar uzanmaktadır. Araştırma etiği ile ilgili davranışlar, kısaca kod davranışları ilkin Nazilerin neden olduğu vahşetin , araştırma adına sergilenmesinde ortaya çıkmıştır (Balcı, 2001: 288). Nuremberg kodu 1947 yılında medikal bir araştırma için geliştirilmiş olup aşağıdaki kodları içermektedir, Bunlar (akt. www.faculty.newe.edu):
Araştırmanın;
(1)gönül
rızasına dayalı olarak yapılması,
(2)acı
vermeden yapılmaya çalışılması,
(3)ölümcül
ve sakat bırakabilecek kazalardan kaçınılması , zarar verebilmesi ihtimalinde,
iptal edilmesi,
(4)nitelikli
insanlar tarafından yürütülmesi ve
(5)sonuçlarının
toplumun iyiliği için yapılmasının sağlanması, ölçütlerini içermektedir.
Kodlardan da anlaşılacağı üzere, araştırma etiğinin odak noktasını; gönüllülük,
zarar vermeme ve yararlılık oluşturmaktadır.
Nuremberg
kodunu, 1948 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve 1964
Helsinki anlaşması izlemiştir. Her üç bildirge de, Nazi doktorlarının toplama
kamp arında esirlere yaptığı - işkence , sakat bırakma ve öldürme -
davranışları sonsuza kadar yasaklamaya çalışmıştır. Ardından 1971 ve 1981
yıllarında Amerika Hükümeti federal araştırma fonları için uyulması gerekli ana
hatları belirlemiştir. Ardından birçok kurum tarafından benimsenen ve hem tıbbi
hem de tıbbi olmayan araştırmalarda uygulanabilen etik kodlar geliştirilmiştir.
Bu kodları aşağıdaki gibi betimlemek mümkündür (akt. www.faculty.newe.edu):
Deneklere;
(1)Araştırmanın
amaçları ve prosedürleri hakkında yeterli bilgi verilmelidir.
(2)Araştırmada
beklenen rahatsızlıklar ve olası tüm riskler açıklanmalıdır.
(3)Araştırmaya
katılım sağlamalarından dolayı, elde edebilecekleri kazanımlar anlatılmalıdır.
(4)Avantaj
sağlayabilecek olası alternatif prosedürler ortaya çıkarılmalıdır.
(5)Araştırma
sürecinde sorabilecekleri sorulara cevap verilmelidir.
(6)Araştırmanın
her anında geri çekilme hakkında sahip oldukları anlatılmalıdır.
Yukarıdaki
kodlar, araştırmalara gönüllü olarak katılanların sahip oldukları hakları
açıklamaktadır.
Abdurrahman İlğan
Kaynakça : Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Dergisi S.19 (2008), sf. 5-6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder