Etik dışı davranışlar birçok sebepten ortaya çıkabilmektedir. Bilimsel araştırmayı hazırlayan araştırmacının, eğitim anlamında gerekli yeterliliğinin olmaması (bilimsel yayın tekniklerine hâkim olmaması / yayın etiği kurallarını iyi bilmemesi) sebebiyle bu tarz etik ihlaller, kural dışılıklar görülebilmektedir. İyi niyetli bir araştırmacı sıkı çalışma ve gerekli eğitimlerle bu açığı kapatabilecektir.
Bilim adamları, bilimsel araştırma yapan
akademisyenler gibi yayınlanabilir bilimsel çalışmalar ortaya koyan bireylerin,
kendi meslek grubu içerisinde prestijlerini artırma düşüncesi nedeniyle ortaya
çıkan etik dışı davranışlardan da söz etmek mümkündür. Daha fazla bilimsel
çalışma sunma düşüncesi bu prestij oluşturma çabası ile beraber ortaya
çıkabilen bir durumdur. Bu bağlamda yeterli yetkinliği olmayan kişiler daha
fazla çalışma yayınlayabilmek için etiğe aykırı tutumlar (başkasına ait
yayınları kullanma, kaynak göstermeden yayın hazırlama, sahte kaynak gösterme
vb.) sergileyebilirler (Bülbül, 2004).
TÜBA
(2002), etik ihlallerinin nedenlerini, bilimsel araştırmalara yönelik eğitim ve
disiplin yetersizliğinden kaynaklanan ihlaller, araştırmayı yapan kişinin
kişisel özelliklerinden kaynaklanan ihlaller, bilimsel çalışma platformunda çok
sayıda ürün vermenin nitelikli/kaliteli ürün vermekten daha fazla itibar
getireceği düşüncesiyle ortaya çıkan ihlaller ve mali/ekonomik nedenlerden
dolayı yapılan ihlaller olmak üzere dört temel nedene dayandırmıştır.
Yapılan
araştırmalar kopya çekme alışkanlığının da etik dışı davranış olduğunu, küçük
yaşta kopya çekme alışkanlığı olan bir öğrencinin bu yolla sonuca ulaştığını
görmesi, bu davranışı pekiştirerek ileri yaşlarında da “hazırcılık” düşüncesine
yönelmesine neden olabileceğini göstermiştir. Dolayısıyla kopya unsuru bir
anlamda etik ihlallere temel oluşturuyor denilebilir (Özenç Uçak & Birinci,
2008, s.193).
Lisans
öğrencilerinde yoğun olarak görülen; yanlış olduğunun bilinmemesi nedeniyle
intihal yapılması, nasıl atıf yapılacağının/kaynak göstereceğinin bilinmemesi,
ekonomik kaygıyla eğitim almaları (öğrenmekten çok istihdam edilmek amacıyla
okumaları) gibi durumlar, bu öğrencilerin farkında olmadan etik dışı
davranışlara yönelmelerine sebep olabilmektedir. Akademisyenlerin/eğitimcilerin
bu noktada doğru yönlendirmeler yapması ve öğrencilerin zaman içerisinde
edindiği bilgiler öğrencilerin her yıl önceki yıla kıyasla daha az etik ihlal
yaptıklarını göstermiştir (Özenç Uçak & Birinci, 2008, s.193-194).
Yapılan
araştırmalar bazı psikolojik sıkıntılara ve bazı psikosomatik (psikolojik
kökenli olup fiziksel olarak ortaya çıkan) rahatsızlıklara sahip bireylerin
normal insanlara göre daha fazla etik dışı davranış sergilediğini, etik ihlal
yapmaya daha yatkın olduklarını göstermektedir (Erdem, 2012).
İnternet ortamında bilgi erişiminin
kolaylaşması da etik ihlallerini arttıran bir durumdur. İnternet, e-kitap,
online kütüphane, online dergi gibi doğru kullanıldığında faydalı bilgilere
ulaşılmasını, zaman ve maliyet açısından kazanç sağlanmasını mümkün kılsa da
çok fazla kirli bilgi barındırması nedeniyle intihali arttırdığını görmek
mümkündür. Özellikle öğrencilerin ödevlerini “kopyala-yapıştır” sistemiyle
kolayca hazırlayabilmeleri, iyi niyetli olmayan, umursamayan, sadece mecbur
olduğu için ödev hazırlayan öğrencilerin etik dışı davranışlarda bulunmasına
neden olabilmektedir (Özenç Uçak & Birinci, 2008, s.195).
Etik
dışı davranışların önlenmesi ve/veya minimuma indirgenmesi sağlıklı bilimsel
çalışmalar sunabilmek açısından önemlidir. TÜBA (2002, s.5-6) etik dışı
davranışların önlenmesine yönelik yapılması gerekenleri şu şekilde
sıralamıştır:
Etik
ihlallerinin sınıflandırması doğru yapılmalı ve doğru şekilde
değerlendirilmelidir.
Etik
dışı davranışın kastlı mı yoksa farkında olmadan mı yapıldığı, mevcut durumda
bir “kötü niyet”in var olup olmadığı belirlenmeli ve gerekli düzeltmeler
(yayını geri çekme veya aynı yayın organında çalışmanın düzenlenmiş halini
tekrar yayınlama) yapılmalıdır.
Yapılan
bilimsel çalışma, yayın veya araştırmaya yönelik şikâyette bulunan kişi ile
hakkında şikâyette bulunulan kişi arasındaki çatışmalara engel olmak açısından,
iki tarafın da hakları gözetilerek çözüme ulaşılmaya çalışılmalıdır.
Etik
dışı davranışa yönelik araştırmalar gizlilik içinde sürdürülmelidir.
Etik
ihlal tespit edildiğinde soruşturma yapılan ihlalin boyutuna göre, yasal
sürecine uygun şekilde yürütülmelidir.
Bilimsel/akademik
hırsızlığı önlemek için ülkeler farklı şekillerde önlemler alabilmektedir. Etik
kurul olarak adlandırılan kurumlar bu amaçla faaliyet yürüten kurumlardır ve
bilimsel hırsızlığa/sahteciliğe yönelik standartlarla (etik kod) çalışırlar.
Çin’de “Bilim ve Ahlak Komitesi”nin kurulması, Amerika’da üniversite
öğrencilerine etik ihlallere karşı “Ahlak Sözleşmesi” imzalatılması, yine
Amerika’da bazı üniversitelerde özel bir birimin kurulması bu alanda alınan
önlemlere örnek gösterilebilir (Özenç Uçak & Birinci, 2008, s.195-196).
Türkiye’de
ise Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bünyesinde
kurulan “Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu” ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)
bünyesinde kurulan “Bilim Etiği Kurulu” etik ihlaline karşı faaliyet
sürdürmektedir (Özenç Uçak & Birinci, 2008, s.196).
Kansu
(2012), bilimsel araştırmalara yönelik etik dışı davranışların önlenebilmesi
için yapılması gerekenleri “araştırmayı yapan kişinin eğitimi”, “araştırmayı
yapan kişilere yönelik baskıların önlenmesi/gerekli önlemlerin alınması” ve
“ekonomik anlamda araştırmacıyı olumsuz etkileyen faktörlerin ortadan
kaldırılması” şeklinde sıralamaktadır.
Etik
dışı davranışların en aza indirgenebilmesi açısından kesin bir yöntemden
bahsetmek mümkün değildir. Bu konuda yapılabilecek en mantıklı hareket etik
ihlal yapan kişilerin bilinçlendirilmesi, etik ihlali teşvik edici unsurların
azaltılması, “bireyin zorunda olduğu için değil, bilime ve kendi bireysel
gelişimine katkı sağlayabilmesi için” araştırma yapmasının teşvik edilmesidir.
Hasan Uğurlu
Kaynakça : Ahi Evran Akademi Sosyal Bilimler Dergisi C.1 S.1 (2020), sf. 73-75
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder