T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu 2018/270 E. - 2020/498 K. Tarih: 03.12.2020

Bir matematikçi Öklid’in teoremlerini nasıl kabul ediyor ise, bir hukukçu da yukarıda açıklamaya çalıştığımız yorum ilkelerini o şekilde kabul etmelidir. Öklid’in 'bir üçgende büyük açı karşısındaki kenar, diğer kenarlardan büyüktür' şeklindeki teoremi nasıl apaçık doğru ise, nasıl bu teorem 2300 yıldır bütün matematikçiler tarafından doğru olarak kabul ediliyor ve uygulanıyor ise, hukukta 'istisnalar dar yorumlanır' ilkesi de o derece apaçık doğru bir ilkedir ve bütün hukukçular tarafından doğru olarak kabul edilip uygulanmalıdır. T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu 2018/270 E. - 2020/498 K. Tarih: 03.12.2020

5 Haziran 2021 Cumartesi

Bilimsel Araştırmada Etik Problemler

Geçmişten günümüze insanlık tarihi boyunca bilimsel araştırmalar insanlığın çizgisine yön vermiştir. Yapılan araştırmalar kimi zaman insanlığa büyük hizmetler verdiği gibi kimi zaman da insanlığın felaketine sebep olmuştur. İyi ya da kötü sonuçları bir kenara bırakıldığında bilimsel araştırmaların geçmişten gelen bir süreç olduğu görülmektedir. Başka bir değişle, tekerleğin icadından bugün elektrikli otomobillere varan bilimsel gelişim, çağlar boyunca uzanan bir zincir araştırma birikiminin ürünüdür.

Bir birikim şeklinde devam eden bilimsel araştırmalar, çağımızın en büyük ilerlemesi olan ‘dijitalleşme’ ile küresel bir boyuta kolaylıkla ulaşmıştır. Yapılan araştırmaların incelenmesi, saklanması, kaydedilmesi ve bulunması açısından önceki yüzyıllara göre büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Pek tabi bu durum 21. yüzyılın en önemli gücünün ‘bilgi’ olması ile de ilgilidir. Bundan önceki yüzyıllarda kas gücüne yapılan yatırım, günümüzde artık bilgiye yapılmaktadır.

Bilgiye yani bilimsel araştırmalara ulaşmanın kolaylığı, araştırıcı açısından olumlu olsa da bilinçsiz ya da kötü niyetli araştırmacıların da yanlış yollara başvurmasına sebep olmaktadır. İşte burada bilimsel araştırmalarda neyin yanlış neyin doğru olduğu noktasında bilimsel etik devreye girmektedir. Çalışmada bilimsel etiğin ne olduğu, ihlallerin türleri ve nedenleri üzerinde durulacaktır.

Kavramlar

Bilimsel araştırmalarda etik problemleri incelemeden önce bazı kavramlar üzerinde durulması gerekmektedir.

Bilim, evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgidir.[1] Bilim, mantıksal temellere dayanmalı, olayların birden fazla nedeni olabileceğini göz önünde bulundurmalı, genelleyici olmalı, kesinlik taşımalı, ispatlanabilir verilerden oluşmalı, sonuçları herkes için aynı olmalı ve sürekli kendini geliştirme eğiliminde olmalıdır.[2]

Araştırma, bilim ve sanatla ilgili yapılan yöntemli çalışmadır.[3] Bu iki tanımdan hareketle bilimsel araştırmayı, toplumsal anlamda etkili olan bir konunun sistematik bir biçimde, güvenilir veri kaynaklarından toplanan verilerle detaylı bir şekilde incelenmesi süreci olarak tanımlamak mümkündür.[4]

Etik, çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması ve kaçınması gereken davranışlar bütünüdür.[5]

Bilimsel araştırma nezdinde etik, araştırmadan bağımsız olarak düşünülemeyecektir. Nicel ve nitel veri toplama yöntemleri ile elde edilen verilerin toplanması, analizi, sonuç çıkarılması gibi bütün aşamalarda etik unsuru önemli bir yer edinmektedir.

Büyüköztürk’e göre bilimsel araştırmaların dürüst bir şekilde, verileri dikkatli ve düzenli olarak kaydederek, açık ve anlaşılır bir biçimde, özgür düşünceyle (eski yayınlara saygı çerçevesinde eleştiri yapabilme), eğitimci/akademisyen olmanın sorumluluğunu taşıyarak ve topluma karşı görevlerini yerine getirerek, iyi niyet ve saygı çerçevesinde ve yasal süreçlere uygun bir biçimde yapılması gerektiğini söylemektedir.[6]

Bilimsel Araştırma Etiğinin Tarihsel Gelişimi

Bilimsel araştırma etiğinin ortaya çıkması Nuremberg kodlarına kadar uzanmaktadır. Araştırma etiği ile ilgili davranışlar, Nazi Almanyası’nda gerçekleştirilen bilimsel araştırmalarda gerçekleştirilen eylemler neticesinde ortaya çıkmıştır. Nuremberg Kodu, 1947 yılında medikal bir araştırma için gerçekleştirilmiş olup  aşağıda açıklanacak kodları ihtiva etmektedir.

Yapılacak araştırmanın :

1-      Gönül rızasına dayalı olarak yapılması

2-      Acı vermeden yapılmaya çalışılması

3-      Ölümcül ve sakat bırakabilecek kazalardan kaçınılması

4-      Zarar verebilme ihtimalinde iptal edilmesi

5-      Nitelikli insanlar tarafından yürütülmesi

6-      Sonuçların toplumun iyiliği için yapılmasını sağlanması

Ölçütlerini içermektedir. Bu kodları 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve 1964 Helsinki Antlaşması takip etmiştir. Bahsi geçen 3 bildirge de Nazi Almanyası döneminde (1933-1945) yapılan araştırmalarda deneklere yapılan insan haklarına aykırı fiillerin önlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu bildirgelerden sonra çeşitli ülkeler ve kurumlar da ulusal ve uluslar arası düzlemde mevzuatlarını bu yönde geliştirmişlerdir.

Bilimsel Araştırmada Etik İhlaller

Etik, bilim dallarının yaptığı gibi belirli bir gerçekliği tanıtmak yerine, bir idealin teorisini ortaya koymaktadır.[7] Gündelik kullanımda ahlak ile karıştırılan etik kavramı insan ilişkilerinin temelinde yer alan değerleri, iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış gibi nitelikler doğrultusunda ortaya koyan felsefe dalıdır. Etik teorik olarak bir ideal sunmakta olduğundan normatif bir özellik barındırmaktadır. Etik davranışlar adı geçen bu ideale ulaşmanın yolları olarak belirtilebilir. Bilim etiği, bilim dünyasındaki doğru ve yanlış davranışlar olarak ifade edilebilmektedir. İyi-kötü, doğru-yanlış gibi ayrımlar ekseninde şekillenen bilim etiği, birtakım “yapacaksın/yapmayacaksın”lardan oluşan bir nitelik taşımaktadır.

Etik İhlallerin Türleri

İntihal

İntihal, başka kişilere ait buluş, düşünce ve yayınların, kişinin kendi çalışmasında kaynak belirtmeksizin kullanılmasıdır. En sık karşılaşılan etik ihlal örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Etik ihlali birçok türü olmakla birlikte akademik camiada en çok karşılaşılan iki örneği ; Kaynak göstermeden alıntı yaparak ileri sürülen kavram, kuram veya düşünceyi kendine mâl etme ve kaynak gösterilse de etik ihlali sayılacak ölçüde alıntı yapmadır.[8]

Özenç Uçak & Birinci, intihalleri kaynak gösterilerek yapılan (dipnotun unutulması, kasıtsız olarak yanlış kaynak gösterilmesi, kaynağın belirli kısımlarında atıf yapılım kalan kısmın kendisine aitmiş gibi gösterilmesi vb.) ve kaynak gösterilmeden yapılan (tüm bilginin başka kaynaktan birebir alınması, farklı birçok kaynaktan toplanan bilginin kendisine aitmiş gibi sunulması vb.) intihaller olarak iki grupta incelemiştir.[9]

Yinelenen Yayın

Yinelenen Yayın, gerçekleştirilen bilimsel çalışmanın birden fazla yayın platformunda yayınlanmasıdır. Bu etik ihlali birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir. Bazı durumlarda araştırmacılar, yayınladıkları bir araştırmada yaptığı değişiklikler ile başka bir yayın organlarında yeni bir araştırma gibi yayınlama yoluna gitmektedirler. Bazı durumlarda ise araştırmacılar, aynı araştırmayı birkaç parçaya ayırarak (dilimleme) farklı yayın organlarında yayınlama yoluna giderek bu tür bir ihlale yol açmaktadırlar.[10]

Sahtecilik

Sahtecilik, araştırmada verilerin kasıtlı olarak arzu edilen yönde değiştirilmesi, yanıltarak sunulması ve ya ihmal edilmemesi gereken verilerin gereksiz bir veri gibi ihmal edilerek paylaşılmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Ortada herhangi bir bilimsel veri yokken, masa başında yazılan verilerin, bilimsel bir araştırma, bir deney ürünü gibi gösterilmesi durumudur.[11]

Fen bilimleri alanında bilimsel verilere gösterilen hassasiyeti sosyal bilimlerde de uygulayabilmek oldukça zor olmaktadır. Örneğin “Sayısal Analiz” alanında yapılan çalışmalarda, rakamsal değerlerde virgülden sonra beş basamağa kadar yuvarlama yapmaksızın hesaplamalar yapılmaktadır. Benzer bir hassasiyeti sosyal bilimler alanında ortaya koyabilmek mümkün olamamaktadır. Bu nedenle de özellikle sosyal bilimler alanında yapılan bazı çalışmalarda verilerin maniple edilmesi söz konusu olabilmektedir. Bilimsel çalışmalardan elde edilen verileri maksatlı bir şekilde değişikliğe uğratma durumu ortaya çıkabilmektedir. Böylesi durumlarda araştırmacılar, mevcut veriler içinden kendilerine göre uygun olduğunu düşündüklerini kullanmakta, uygun olmadığını düşündüklerini ise elimine edebilmektedirler.[12]

Çarpıtma

Çarpıtma ya da saptırma olarak ifade edilen bu etik dışı davranış, kullanılmamış bir yöntemin çalışma içerisinde kullanılmış gibi gösterilmesi, bilgilere ekleme/çıkarma yapılarak mevcut amacından saptırılması, başkalarına ait olan çalışmalarda yer alan bilgiler üzerinde değişiklik yaparak kendine ait bir çalışmaymış gibi gösterilmesi durumu anlamına gelmektedir.

Hayali Yazarlık

Haksız yazarlık “yapılan bilimsel araştırmaya yönelik hiçbir çalışması, katkısı, emeği olmayan kişilerin isimlerinin o çalışmayı/araştırmayı yapan kişilerle birlikte yer alması durumu” şeklinde tanımlanabilir.[13] Hayali yazarlık çeşitli görünümlerde ortaya çıkabilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse : Para karşılığı araştırman kadrosunda yer alma, atıfların taraflı yapılması, yayınlanacak olan çalışmanın kalitesine bakılmaksızın çıkar ilişkisi doğrultusunda yayınlanması gibi.

Etik Problemlerin Nedenleri

Alanında yapılan araştırmaları göstermektedir ki etik dışı davranışların nedenlerine ilişkin genel olarak kabul edilen nedenler bulunmaktadır. Etik dışı davranışlar bireysel özelliklerden kaynaklanabileceği gibi, toplumun yapısı, değerler ve ekonomik nedenlerden de kaynaklanabilir. Bu konuda farklı kesimlerde farklı nedenlerle etik dışı davranışlar olduğu bilinmekte, nedenler konusunda benzer açıklamalar yapılmaktadır. TÜBA'nın (2002) hazırlamış olduğu raporda bilimde etik dışı davranışların nedenleri dört başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan ilki eğitim eksikliğidir. Bireylere akademik yaşamlarında özellikle ilk yıllarında bilimsel araştırma eğitiminin ve disiplininin yeterince verilmemesi bu gibi davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İkinci etken kişilerin karakterleri ile açıklanabilecek unsurları içermektedir. Bireylerin bir an önce akademik unvan olarak yükselme, ün kazanma arzuları ve hırsları sebebiyle uydurma ve aşırma yapmaları bu grup içinde değerlendirilmektedir. Bu tür davranışların özellikle bilim kültürü ve araştırma etiği normlarının yeterince öğrenilmediği ve kemikleşmediği toplumlarda ortaya çıkma olanağı bulduğu raporda ayrıca belirtilmektedir. Üçüncü etken bilimsel saygınlıkta niceliğin niteliğin önüne geçmesi olarak tanımlanabilir. Fazla sayıda yayın yapma ile bilimsel saygınlığın artacağı yanılgısı olarak açıklanan bu durum özellikle son yıllarda üniversitelerde yayın sayısının akademik yükseltmelerde ölçüt olması ile aynı araştırmayı parçalar halinde farklı yerlerde yayımlamak gibi davranışların artmasına neden olmaktadır. Son etken ise mali nedenler içinde gruplandırabileceğimiz burs, proje veya sanayi desteğinin kaybedileceği düşüncesi ile yapılan etik dışı davranışları kapsamaktadır.[14] Aşağıda bu nedenler genel hatlarıyla incelenecektir.

Bilgi ve Donanım Eksikliği

Bilimsel etik ihlallerinin en önemli nedenlerinden biri, etik kurallar hakkında gerekli bilgilere sahip olunmamasıdır. Bu eksiklik bireysel ve kurumsal düzeyde ortaya çıkmaktadır. Araştırmanın bilgi eksikliğinden dolayı intihali yanlış değerlendirilmekte ya da atıf yapma konusunda bilgi eksikliği nedeniyle geçersiz bir atıfta bulunmaktadır.

İnternet ortamında ulaşılan bilginin kamuya ait olduğunu yönelik yanılgıdan hareketle bu bilgilerin kaynak gösterilmeden kullanılmasına yol açmakta ve etik bir probleme neden olmaktadır.

Yabancı dil eksikliği de etik konusunda bilgi eksikliğinden kaynaklanan problemlere neden olmaktadır. Bilimsel araştırma yapacak olan bilimci, yabancı dil yeterliliğine sahip olmadığı takdirde başka birinin yeterliliğinden faydalanarak yabancı kaynaklarda araştırma yapmaya çalışabilmekte, bu durum da etik ihlali yapmasına sebep olabilmektedir.[15]

Kaynağa Birebir Bağlı Kalma

Bilgi ve donanım konusu ile de bağlantılı olarak, araştırma konusu hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan araştırmacılar kendilerini ,erişmiş oldukları kaynaklara birebir bağlı kalma gereksinimi içinde hissedebilmekte ve bu doğrultuda davranış sergileyebilmektedirler. Kaynak gösterme gerekliliği açısından gerekli bilgiye sahip olmayan araştırmacı, alıntı yaptığı metinde ifade edilen hususları, kendi özgün cümlelerine dönüştürmeyi yeterince gerçekleştiremediği için bireysel güven eksikliği içinde bulunabilmektedirler.[16]

Araştırma Konularının Özgün Olmaması

Bir araştırmanın yapacağı bilimsel araştırmada daha önce aynısı ve ya benzerleri ortaya konulmuş bir araştırma ise, o araştırmada etik problemlerin ortaya çıkacağı sonucuna kolaylıkla varılabilmektedir. Araştırmacı, kaynak taraması yaptığında, çalışma konusuna yakın alanlarda yapılan araştırmaları görmekte, mevcutta yapılmış araştırmalar olduğundan daha az vakit harcamak istediği ve fazla emek harcamak istemediği içinde etik ihlali yapabilmektedir.

Bilimsel araştırmalar için gerek şart olan öncül çalışmalara müracaat edilmesi hususu, yüzyıllardır bilinen bir gerçekliktir. Hali hazırda bilimsel literatüre girmiş olanı araştırmak ve bilmek önemli olmakla birlikte, var olanı geliştirip yeniden üretmek suretiyle katkı yapmak gerekliliği yüzyıllardır çeşitli şekillerde ifade edilmektedir.[17]

Bilimsel Çalışma İçin Yeterince Zaman ve Kaynak Ayrılmaması

Bilimsel araştırma yöntemleri olan nicel ve nitel araştırma yöntemleri incelendiğinde görülecektir ki bilimsel olarak yapılan bir çalışmada bolca zaman ve kaynak ayrılması gerekmektedir. Birçok araştırmacının araştırma faaliyeti sırasında çalışmasına yeterince katkı vermediği rahatlıkla görülmektedir. Araştırmanların yanı sıra, araştırmanları denetleyen ve onlara yol gösteren akademik danışmanlar da yeterince zaman ayırmadığından etik problemleri olan çalışmaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Etik ihlalinin yapıldığı tespit edilmesi durumunda, birçok araştırmacı zaman kısıtını mazeret olarak öne sürebilmektedir fakat bu veya farklı türden diğer hiçbir mazeretin, etik ihlalini ortadan kaldırması mümkün olmamaktadır.[18] Hal böyle iken özellikle bilimsel araştırmaya başlamadan önce, araştırmacının zaman ve kaynak ayırması konusunda kendisini bir öz değerlendirmeye tabi tutması gerekmektedir.

Nitelik Yerine Niceliğe Önem Verilmesi

Bilim dünyasında araştırmanın yapmış olduğu çalışmalar değerlendirilirken niteliğe değil niceliğe göre değerlendirilmektedir. Örneğin bazı araştırma programlarına ya da akademik kurumlara kabullerde yayınlanan makale sayısı önem arz etmektedir. Ancak makalelerin içeriğine yönelik özel kıstaslar aranmamaktadır. Bu durum, bilim insanı açısından nitelikten çok niceliğe önem vermeye ve etik kuralları ihlal etmeye neden olabilmektedir.[19]

Diğer Nedenler

Bilimsel araştırmalarda etik problemlere yukarıda sayılanlar dışında birçok örnek verilebilir. Eğitim sisteminin yetersizliği, araştırmacının karakteristik özellikleri ve yaptırımların yetersizliği gibi nedenler de etik problemlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Etik Problemlere Çözüm Önerileri

Bilimsel ve akademik hırsızlığı önlemek için ülkeler farklı şekillerde önlemler alabilmektedir. Etik kurul olarak adlandırılan kurumlar bu amaçla faaliyet yürüten kurumlardır ve bilimsel hırsızlığa/sahteciliğe yönelik standartlarla çalışırlar. Çin’de “Bilim ve Ahlak Komitesi”nin kurulması, Amerika’da üniversite öğrencilerine etik ihlallere karşı “Ahlak Sözleşmesi” imzalatılması, yine Amerika’da bazı üniversitelerde özel bir birimin kurulması bu alanda alınan önlemlere örnek gösterilebilir.[20]

Türkiye’de ise Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bünyesinde kurulan “Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu” ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) bünyesinde kurulan “Bilim Etiği Kurulu” etik ihlaline karşı faaliyet sürdürmektedir.

Etik dışı davranışların önlenmesi ve azaltılarak minimuma indirgenmesi sağlıklı bilimsel çalışmalar üretilebilmesi açısından elzemdir. TÜBA, 2002 yılında yayınladığı raporda etik dışı davranışların önlenmesine yönelik yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamıştır:

1.      Etik ihlallerinin sınıflandırması doğru yapılmalı ve doğru şekilde değerlendirilmelidir.

2.      Etik dışı davranışın kastlı mı yoksa farkında olmadan mı yapıldığı, mevcut durumda bir “kötü niyet”in var olup olmadığı belirlenmeli ve gerekli düzeltmeler (yayını geri çekme veya aynı yayın organında çalışmanın düzenlenmiş halini tekrar yayınlama) yapılmalıdır.

3.      Yapılan bilimsel çalışma, yayın veya araştırmaya yönelik şikâyette bulunan kişi ile hakkında şikâyette bulunulan kişi arasındaki çatışmalara engel olmak açısından, iki tarafın da hakları gözetilerek çözüme ulaşılmaya çalışılmalıdır.

4.      Etik dışı davranışa yönelik araştırmalar gizlilik içinde sürdürülmelidir.

5.      Etik ihlal tespit edildiğinde soruşturma yapılan ihlalin boyutuna göre, yasal sürecine uygun şekilde yürütülmelidir.

Bilimsel çalışmaların yapıldığı üniversitelerin özerk kuruluşlar olarak, birçok konuya olduğu gibi bilimsel etik kurallarına da bakış açıları kendi aralarında farlılık göstermektedir. Haliyle etik kurallar arasında birliğin sağlanması için üst kurumlar tarafından düzenlenen geçerli, belirsizlik içermeyen ve bilimsel çalışmalarda uyulması gereken standart uygulamaları içeren bir etik kurallar dokümanının hazırlamasını gerekli kılmaktadır.[21]

Lisans düzeyinde eğitimden itibaren, lisans eğitimi alan öğrencilerin bilimsel araştırmaya başladığı kabul edilerek bilimsel araştırmalar konusunda eğitim almaları sağlandığı takdirde yapılacak olan araştırmalarda etik problemlere daha az rastlanacağı kabul edilmektedir.

Etik ihlali gerçekleştiren araştırmanların yanı sıra danışman ve jüri üyelerinin çalışma alanında yetkin olmaması durumunda, yürütülen araştırmalardaki bilimsel etik ihlali sorunsalı daha da artabilmektedir. Danışmanlık veya jürilik konusunda alan uzmanı olması şartının aranması, bilimsel çalışmaların hem etkinlikle hem de etik ihlallerini azaltma potansiyelini taşımaktadır.[22]

Günümüz teknolojisinin sağladığı kolaylıklar, birçok alanda kullanılmaktadır. Teknolojik olanakların bilimsel etik ihlallerine yönelik olarak da etkin bir şekilde kullanımı hassasiyetle gündeme getirilmelidir. Bilimsel etik ihlallerini belirleyen yazılımların güncel versiyonlarının kullanımı sayesinde ihlallerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması, bu alandaki caydırıcılığın artırabilmesi mümkün gözükmektedir.[23]

Sonuç

Bilim ilk olarak Platon ve Aristoteles tarafından sistemli, örgütlü bir bilgi kütlesi olarak düşünülmüştür. Bu düşünürler yalnız bir olguyu bilmenin, doğru inançlara sahip olmanın yeterli olmadığını, yanılgıdan korunmak için inançların nedenlerini ve niçin doğru olduklarının da bilinmesi gerektiğini görmüşlerdir.[24]

Çalışmanın girişinde de ifade edildiği üzere bilim, tekerleğin icadından elektrikli otomobillere varan bir birikim ve ilerlemenin ta kendisidir. Bilim insanları, geçmişten günümüze kadar insanlığa hizmet etmek amacıyla çalışmalarını sürdürmüştür.

Günümüzün teknolojik imkanları ile bilimsel araştırmalara ulaşmak fazlasıyla kolay hale gelmiştir. Bu kolaylık kimi zaman araştırmacıların faydasına olsa da kimi zaman bilimsel etiğe aykırı davranışların oluşmasına ve etik problemlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Gerek ulusal gerekse uluslar arası kurum ve kuruluşlar, bilimsel etik problemleri üzerine çalışmalarda bulunmuştur. Dijitalleşme çağında araştırmanların bilimsel etik problemlere sebep olacak davranışlar da çeşitlenerek artmaktadır. İntihal, dilimleme, hayali yazarlık, sahtecilik gibi birçok etik problemle karşılaşılmaktadır.

Etik problemlerin tespiti ile yetinmek sorunun çözümü için yeterli değildir. Bilimsel araştırma yapan kişileri, etik ihlallere yönlendiren sebeplerin de irdelenmesi bir o kadar elzemdir. Sonuçta nedenlerin ortadan kalkması sonuçların da doğal olarak ortadan kalması anlamına gelmektedir. Yapılan araştırmalarda ; bilgi ve donanım eksikliği, eğitimsizlik, niceliğin nitelikten üstün görülmesi ve ekonomik kaygılar gibi nedenler araştırmacıları bilimsel araştırmalarda etik dışı davranışlara sevk etmektedir.

Tespit edilen nedenlere bağlı olarak gerek ulusal gerek uluslar arası kurum ve kuruşlar tarafından çözüm önerileri geliştirilmektedir. Araştırmacıların eğitilmesi, araştırmacıların danışmanlarının alanında yetkin olması, cezaların caydırıcılığı gibi birçok çözüm önerisi etik problemlerin önüne geçilmesi açısından uygulanmaktadır ve istenilen seviyeye gelmek adına uygulanmanın geliştirilmesi de gerekmektedir.



[1] www.sözlük.gov.tr

[2] Sümbüloğlu, Sağlık Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 2016, sf.2-3

[3] www.sözlük.gov.tr

[4] Hasan Uğurlu, Bilimsel Araştırmalarda Etik, Ahi Evran Akademi Sosyal Bilimler Dergisi C.1 S.1, sf. 69

[5] www.sözlük.gov.tr

[6] Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş., & Demirel, Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Pegem Akademi, 2016, sf. 73

[7] Topçu, N. ,Felsefe, Dergah Yayınları, s. 87

[8] Uğur Keskin, Bilimsel Etik İhlallerinin Kökenine İlişkin Bir Değerlendirme, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017 10/4, s.659

[9] Uçak & Birinci, Bilimsel Etik ve İntihal, Türk Kütüphaneciliği Dergisi, 2008, sf. 191-192

[10] Uğur Keskin, a.g.e., s.659

[11] [11] Hasan Uğurlu, a.g.e., sf. 72

[12] Uğur Keskin, a.g.e., s.659

[13] Padem, H., Göksu, A., & Konaklı, Z. (2012). Araştırma Yöntemleri. Üsküp: IBU publication, s.136-137

[14] Uçak & Birinci, a.g.e., sf. 192

[15] Atalay, A. (2011). Bilimsel Araştırmalarda Etik Kural İhlalleri ile İlgili Görüşler, sf.8, http://www.adnanatalay.com/bilimseletikkurallariveihlalleri.html. Erişim tarihi: 10.03.2016.

[16] Uğur Keskin, a.g.e., s.662

[17] Keskin, Yönetim Felsefesi, Değişim Yayınları, 2012, sf. 229

[18] Uğur Keskin, a.g.e., s.665

[19] Toplu, Bilim Etiği: İnternetin Bilim Etiği Üzerindeki Etkileri, Türk Kütüphaneciliği 26, 4 (2012), sf. 667

[20] Uçak & Birinci, a.g.e., sf. 195

[21] Uğur Keskin, a.g.e., sf.667-668

[22] Uğur Keskin, a.g.e., sf.668

[23] Uğur Keskin, a.g.e., sf.669

[24] Selsam, Din, Bilim ve Felsefe, 2. Baskı, Çev. Mehmet Türdeş, Mopa Kültür Yayınları, sf.105

Mert Mavi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bilimsel Araştırmada Etik Problemler

Geçmişten günümüze insanlık tarihi boyunca bilimsel araştırmalar insanlığın çizgisine yön vermiştir. Yapılan araştırmalar kimi zaman insanlı...