Hukuk felsefesi hukuka, hukuk sistemlerine, geçerliliğe ve benzerlerine dair kuramlar geliştirir. Kuramların farklı amaç ya da hedefleri olabilir. Semantik kuramlar kelimelerin anlamı ya da kullanımına dair bir incelemeye girişir. Görüldüğü hâliyle, reform kabilinden yalnızca asgarî öneriler içeren, fakat asıl olarak gerçek kullanımı elde etmeye çalışırlar. ‘Hukukî hak’ka ve ‘sözleşme’ gibi diğer hukukî terimlere dair analizler bu türdendir. Bazı açıklayıcı kuramlar kavramsaldır; kavramsal ilişki ve farklılıkları göstererek, eldeki veriyi yorumlamak için çerçeveler sağlayarak anlayışımızı artırmaya çalışırlar. Hukukun ahlâk ve cebirden nasıl farklılaştığını, hukuk sistemlerinin nasıl yapılandırıldığını ve hukuk tikellerini neyin geçerli kıldığını gösterecek yollar sağlarlar. Diğer açıklayıcı ve en öngörüsel kuramlar ampiriktir; sosyal bilime dayandırılırlar. Weber, Durkheim ve bazı Marksistlerinkinde olduğu üzere, hukuka dair birçok ekonomik inceleme bu türdendir. Bu türden kuramlar gerekçelerden ziyâde sebepler üzerinden açıklama getirirler. Ayrıca, hukuk tikellerini neyin meşru kıldığına dair normatif hukukbilimsel kuramlar da vardır. Neyin eylemleri doğru ya da yanlış kıldığına dair olarak yarar ilkesinin ve kategorik buyruğun kuramlar ya da testler sağlaması gibi, normatif hukuk felsefesi hukukun meşrulaştırılabilirliğine dair kuramlar ya da testler sağlarlar. Zarar ilkesi, paternalizm ve benzerlerine dair bu türden kuramlara örnektir.
Hukuk
felsefesinde birçok yazar bu hedeflerden birden fazlasını tek bir kuram içinde
birleştirmeyi denedi; fakat bir kuramın bu hedeflerin tümüne hizmet etmesini
beklemek için az gerekçe vardır. Açıklama ve meşrulaştırmanın birlikteliği
gündelik hayatta olduğu kadar hukukta da olası değildir. John’un Smith’i
dövmesine dair kavramsal ya da nedensel bir açıklamanın bir meşrulaştırma
sağlamasına kesinlikle gerek yoktur. Bu iki tür açıklayıcı kuram
birleştirilebilir olmalarına rağmen aynı değildir. Haksız fiil hukukuna dair
kavramsal bir çerçevenin bu hukuk dalının nasıl geliştiğini açıklamasına ya da
gelecekteki gelişmeleri öngörmeye yardımcı olmasına gerek yoktur.
Hukukbilimsel
kuramların değerlendirilmesindeki ölçütler, amaçları hesaba katılmaksızın,
çoğunlukla benzerdir: tutarlılık, olgulara uygunluk, kapsayıcılık, basitlik vs.
Açıklayıcı bir kuramda olabildiğinin aksine, normatif bir kuram olgularla
sınanamazken, iyi bir normatif kuram yanlış olgusal iddialara dayanamaz.
Dworkin’inki gibi yalnızca liberal, common law ülkelerinde geçerli olan bir
hukuk kuramı daha az tatminkârdır; çünkü, tikel sistem tiplerinin ayırt edici
yönlerine işaret edecek daha geniş bir kuram üzerine bina edilmedikçe, diğer
çeşitli hukuk sistemleri açısından da geçerli olan bir kurama göre daha az
kapsayıcıdır. Basitlik, tabii ki, olgusal doğruluk pahasına elde edilmemeli.
Son
olarak, semantik olmayan bir kuram geliştirirken, linguistik kullanımı
kuşatıyor olarak değil, fakat kuramın koşullu bir özeti olarak bir tanım
önerilebilir. Uzun süre önce Hart “kuram hoşa gitse de, kuramın tanım üzerinden
gelişimi hoşa gitmez.” dedi. Buna rağmen, kuram üzerinden elde edilen bir tanım
mahzurlu değildir. Bu sebeple, hukuk felsefesi reformcu tanımlar getirebilir.
Hukuka
dair tanım, kavram ve kavrayışlar hakkındaki tartışma belirli bir düşünce,
nosyon ya da ortadaki konunun birbirinden ayırdedilememesi sonucunda kısmen
bulandırıldı. En azından şu nosyonlar birbirinden ayırd edilmelidir: (a) Mevzû
hukuk düşüncesi (the idea of the legal) hukukî normları diğer normlardan
ayırmak için kullanılabilir. Örneğin, bir şey ahlâkî bir gereklilik
olabilirken, (mevzû hukuka göre (ç.n.)) hukukî bir gereklilik olmayabilir, ya
da tam tersi de mümkündür. Muhtemelen, hukuk cebirden ayırt edildiğinde de aynı
düşünce kendine yer bulur; örneğin, “A’yı yapmak konusunda (mevzû hukuka göre
(ç.n.)) hukuken yükümlü olmamama rağmen, eğer yapmazsam patronum beni işten
atacak.” (b) Hukukî bir sistem (a legal system) düşüncesi farklıdır. Bir hukuk
sisteminin ne zaman var olduğunu belirlemekte bu nosyona ihtiyaç duyulur.
Örneğin, anavatandan sürgün edildikten yıllar sonra, Tayvan’daki hükümet Çin
hukuk sisteminin kendi elinde bulunduğunu iddia etti. Üçüncü bir nosyonun, (c)
bir hukuk tikeli (a law) ya da geçerli bir hukuk tikeli (valid law) nosyonunun
incelenmesinde de bir hukuk sistemi nosyonuna ihtiyaç duyulur. Bu düşünce bir
normun belirli bir hukuk sistemine, örneğin Georgia değil de Florida’ya ait
olup olmadığını görebilmemize yardımcı olur. Bu konuda genellikle az zorlukla
karşılaşmamıza rağmen, bir normun hangi sisteme ait olduğu bazen belirgin değildir.
Örneğin, 1981 tarihli Anayasa Kanunu Britanya Parlamentosu tarafından
çıkarıldı, fakat Kanada için bağımsız bir anayasa teşkil ediyor. Bu kanun hangi
hukuk sistemine aittir: Britanya, Kanada ya da her ikisine mi? Hukuk tikellerin
birelleştirilmesi/birbirinden ayırt edilmesi de ilgi çekebilir. Meşru müdâfaa
kuralı ayrı bir hukuk tikeli midir, yoksa insan öldürmeyi yasaklayan hukuk
tikelinin –bir istisnası olarak- yalnızca bir parçası mıdır? (d) Genel olarak
hukuk düşüncesi (idea of law generally) de ilgi çekebilir. Yargısal kararlar,
düzenlemeler, sözleşmeler, vasiyetnameler, ilkeler vs hukuka dair olabilirler,
fakat ‘hukuk tikeli’ (a law) olarak adlandırılması uygun olmayabilir.
Michael D. Bayles (Çev. Uğur Dinç)
Kaynakça : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası C. LXXIII, S. 2 (2015), sf. 394-395
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder